“`html
Sevtap Ayyıldız’dan Yeni Kitap: Aylak Adamın Düşleri
Daha önce Belleğin Bahar Temizliği ve Ne Mutlu Apartmanı gibi eserleriyle tanıştığımız yazar Sevtap Ayyıldız, son çalışması olan Aylak Adamın Düşleri adlı öykü kitabını SRC Kitap etiketiyle okuyucularıyla buluşturdu. Yazar, kaleminde kullandığı sözcükleri bir ustalıkla harmanlayarak hepimizin hayatından kesitler sunmayı başaran bir sanatçı. Ayyıldız ile yeni kitabı ve edebi dünyası hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Yeni Kitabınız Üzerine
Aylak Adamın Düşleri adlı kitabınız, gerçekliği yeniden yorumladığınız bir anlatım tarzına sahip. Bu yaklaşımın arkasında yatan felsefi bir düşünce var mı? Sözcükleri “büyücü ustalığıyla” kullanma biçiminiz nasıl gelişti?
Merhaba, öncelikle sorularınız için teşekkürler. Dünyada karşılaştığımız gerçekler sık sık acımasız olabiliyor ve bu durumda akıl sağlığımızı korumak adına farklı arayışlara gidebiliyoruz. Bazı insanlar gözlerini kapatırken, bazıları kulaklarını tıkar veya rüyalara dalar. Ben ise düşlerden yanayım; bu noktada da felsefecilerden ilham alıyorum. Örneğin, Demokritos gerçekliği görmekten kaçınmak için gözlerini oymayı tercih etmiş. Bu oldukça cesur bir eylem, ama benim için pek mümkün değil. Yazarken daima derslerde anlattığım filozofların bilgileri yanımda oluyor. Kimi öykülerimde felsefeyle ilgili göndermeler yapıyorum; Spinoza, Descartes ve Platon’un fikirleri, öykü karakterlerime ekleniyor. Ancak bu bir felsefe kitabı değil; düşünceler yumuşak bir dille öyküye dahil edilmeli ki canlılık kazansın. Hayat anlayışımda en etkili olan felsefi akım ise varoluşçuluk; özgürlük ve sorumluluk, insan olmanın bilincine varmak bunu kapsıyor.
“Büyücü ustalığı” ifadesini iltifat olarak kabul ediyorum; aslında sade bir dil kullanmaya gayret ediyorum.
Karakterlerin Derinlikleri
Öykülerinizdeki karakterlerin psikolojik durumları oldukça belirgin. Bu içsel çatışmaları oluştururken kişisel gözlemlerinizden yararlandınız mı?
Karakterlerimi tasarlarken mutlaka kişisel gözlemlerimden faydalanıyorum. “Doğal gözlem” dediğim şey, olayları yaşarken farkına varma biçimimdir. Bazen öykü kahramanları adeta kendilerini yazdırmak için haykırır. Tanımadığınız bir kişi o kadar etkileyici olabilir ki ona kelimelerle hayat vermek istersiniz. Kimi zaman bu kişi, tanıdığınız biri olur. Örneğin, Dalgalı Deniz öyküsündeki Ali Usta, babamdan esinlenerek yazdığım bir karakter. Yassıada’daki anılarını dinleyerek yola çıktım ve bu bilgileri hikâyemle harmanladım. Diğer öykülerimde tamamen hayal gücümle oluşturduğum karakterlere de yer verdim; mesela 20’li yaşlardaki bir delikanlının hikâyesi kabul edebiliriz. Benim de geçmişte Tarabyaüstü’nde yaşarken kullandığım bir yokuş var; o yokuş boyunca kahramanım hep yanımda oldu ve “yaz” dedi, ben de yazdım.
Kişisel deneyimler de önemlidir; örneğin, ilk kez bir köy minibüsüne bindiğimde yaşadıklarım adeta Kafkaesk bir duruma dönüşmüştü. Minibüs sürekli duruyor, yolcular alışveriş yapıyordu. Işıkta kaybolan anılarımı bu kez Köy Minibüsü adlı öyküde dile getirdim.
Aylak Adam Kavramı
Aylak adam kavramı sizin için ne ifade ediyor? Okuyucu bu terimi nasıl anlamalı? Karakterleriniz bu kavramı yansıtıyor mu, yoksa bu bir toplumsal eleştiri mi?
Aylak adam, yağmurda kulübesini tamir etmekten kaçınarak ağacın kovuğuna kıvrılan biri. Sevdiği kadından gözlerini kaçırıp hayal kurmakla meşguldür. Toplum olarak, güzel günler ve adil bir düzen beklemekten vazgeçemiyoruz ama adım atmakta zorlanıyoruz. Dolayısıyla aylak adam, hepimiz olabiliriz.
Bu figür, düş görebilen ama düşlerinin peşinden gidemeyen biri olarak da algılanabilir. Yani, aylak adam bir metafor ve herkes kendi bakış açısına göre onu yorumlayabilir.
Belki evrendeki herhangi bir varlık ve bizler onun düşleriyle doluyuz. Yaşadığımız hayatı sade ve düşsel bir dille anlatmak istedim. Çeşitli öykülerde düşler önemli bir yer kaplıyor; örneğin Samet öyküsünde kahramanımız rüyalar içerisindeyken hayatına anlam katıyor. Aylak adamın düşleri olmasa, hayatın yükü katlanılmaz hale gelebilir!
Okura Düşündüren Derinlik
Öyküleriniz, okuyucuyu derin düşüncelere sevk eden bir etki yaratıyor. Okurlarınıza bırakmak istediğiniz ana mesaj nedir?
Öykülerimle mesaj verme kaygım yok; bunun oluşmaması, duygusal yoğunluğun artırılmasına yardımcı olabilir. Ancak toplumsal belleğimizin zayıf olduğunu düşündüğüm için geçmişteki kritik olaylara dair kayıtlara yer veriyorum ama bunu yazarak değil, öyküye entegre ederek yapıyorum. Armudun Faydaları ve Büyümek İçin gibi eserlerde bu yaklaşımımı görebilirsiniz. Azınlıkların yaşadığı sorunları unutmamak gerektiğine inanıyorum. Nehrin Şarkısı öyküsündeki kahraman Naciye, devrim idealleriyle hayata sarılırken yaşadıkları onu bambaşka bir yola sürüklüyor. Geleceği umutla bakması gereken gençlerimizi nasıl unuturuz?
Yeni Eserler ve Gelecek Çalışmalar
Daha önce yayımladığınız üç öykü kitabı sayesinde deneyimli bir yazar olarak anılmaktasınız. Peki, gelecekte yayınlanacak eserleriniz veya farklı türlerde denemeleriniz mevcut mu?
Kitabımı yayınevine sunduktan sonra bir süre dinlenme dönemine girdim. Bu süreçte yazmaktan çok okumaya yöneldim. Ancak, yazmadan uzun süre kalamam; daha önce yazıp bir kenara bıraktığım roman denememe yeniden baktım. Çeşitli bölümler ekleyip, bazılarını çıkardım. Asıl ilgim öykü yazımında olduğu için yeni öyküler üretmeye devam ediyorum; şu anda onları biraz daha olgunlaşmaları için beklettiğim bir süreçteyim.
“`