Batılı diplomatların, İsrail-Filistin meselesinde yürüttükleri tek taraflı diplomasi çabalarının, İsrail’in Filistinlilere yönelik savaş suçlarının devam etmesine olanak sağladığı belirtiliyor.
İsveçli siyaset bilimci ve insan hakları aktivisti Helene Sejlert, AA muhabirine, İsrail-Filistin konusunda Batılı diplomatların tavrını değerlendirdi.
Sejlert, Batılı ülkelerin İsrail-Filistin meselesinin çözümünde “akıllara durgunluk verecek düzeyde tek taraflı diplomasi” yürüttüğünü kaydederek, “Bu diplomasi çabaları, Filistin halkına yönelik uzun süredir devam eden baskıyı ve işgali çözmek için gerçek bir girişim ortaya koymanın gerekliliğine çok az odaklanıyor.” dedi.
Batılı diplomatların, olayları ele almakta ve her anlamda tarihi boyuta ulaşan adalet ihtiyacına çözüm üretmekte büyük başarısızlık gösterdiğine dikkati çeken Sejlert, İsrail’in uluslararası hukuka uyması yönündeki uyarıların çok yetersiz kaldığını dile getirdi.
Sejlert, uluslararası hukuka uyma çağrılarında kullanılan “yumuşak üslubun” İsrail’e, Gazze Şeridi’nde hapis durumundaki 2,4 milyon kişiye karşı savaş suçları işlemesi ve işgal altındaki Batı Şeria’da yaklaşık 3 milyon Filistinliye karşı günlük vahşetini sürdürmesi için tam yetki sağladığını söyledi.
İsrail’in Filistinlilere karşı savaş suçları işlemekte tam dokunulmazlığa sahip gibi davrandığından bahseden Sejlert, Birleşmiş Milletlerin İsrail’in insan hakları ihlalleri ve hatta savaş suçları hakkında rapor üstüne rapor yayınlamasına rağmen bu adaletsizliği durdurmak için hiçbir somut adım atmadığının altını çizdi.
Sejlert, diplomasinin “insanlarla nezaket ve karşılıklı saygı kullanarak ilişkiler kurma, ilişkileri sürdürme ve müzakereleri yürütme sanatı” şeklinde tanımlandığına işaret ederek, “ABD de diplomasi becerilerini bu şekilde pazarlıyor. Şunu sormak istiyorum; devam eden etnik temizliği ve soykırımı desteklemenin neresi nezaket ve karşılıklı saygı diplomasi?” diye konuştu.
İsveç dahil olmak üzere Batılı ülkelerin, İsrail-Filistin meselesindeki tavrının kendisini şok ettiğini aktaran Sejlert, konu Filistinliler olunca insan hayatına değer verilmemesini “ırkçı ve daha fazla şiddeti teşvik edici” şeklinde niteledi.
Sejlert, Batı ana akım medyasının da Filistinlilere karşı ön yargılı habercilik yaptığına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
İsrail’in savaş suçlarını dile getirenlerin çeşitli baskılara maruz kaldığını vurgulayan Sejlert, şu ifadeleri kullandı:
Sejlert, Batı medyası ve diplomatlarındaki ön yargılı tutumun dünyanın büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattığının altını çizerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Her Batılı liderin ortak desteği ve medyanın tarafsız gerçekleri aktarmaktan ziyade hükümetlerin ‘uzatılmış kolu’ gibi hareket etmesi ve gözlerimizin önünde gerçekleşen bir soykırıma yönelik apaçık destek için ‘akıllara durgunluk veren’ ifadelerini kullanmak çok yerinde. Bu sadece Filistin’de değil, dünyanın büyük kısmında hüsran ve tam bir hayal kırıklığı yaratıyor. Bu, tüm gruplara karşı nefret suçlarına katkı sağlıyor. Dileğim, liderlerin bir an önce uyanıp ateşkes talep etmesi çünkü soykırımı desteklemenin ne Filistinlilere ne İsraillilere ne de dünyanın geri kalanına faydası olmayacak.”
Batı’nın savunucusu olduğunu iddia ettiği hukuka ve sözleşmelere uymayıp, soykırımın sessiz seyircisi olmaya karar verdiğini belirten Sejlert, Müslüman liderlerin Batılı liderler gibi tepkisiz kalmaması ve İsrail’e yönelik başta petrol olmak üzere boykot uygulaması gerektiğini söyledi.
Sejlert, Uluslararası Ceza Mahkemesinde görev yapmış Müslüman ülkelerden ilk avukat Hassan Shad’dan alıntı yaparak, sözlerini şöyle tamamladı: